Cuma liginin bu ilk hafta-i musabakası Fener ve Anadolu arasında vuku' buldu. Anadolu netice de mağlub oldu ve buda pek tabii idi. Çünkü fener, esasen Anadolu kulübüne nazaran kavi (güçlü) olmakla beraber teşkilatı itibarıyla da birinci timinden (takımından) pek farksız gibi idi. Böyle bir kuvvet karşısında zaten mağlub mevki'inde kalan Anadolu'nun büsbütün bir inhizama (bozguna) uğraması fevka'l-me'mül (beklenilenden uzak) olamazdı. Ancak bizim nokta-i nazarımız bilhassa bu sahifelerde yürüteceğimiz silsile-i tenkidatımızdaki (eleştiri dizelerimideki)mi'yar-ı intikadımız (düşünce ölçümüz) esna-yı musabakada (maç esnasında) göreceğimiz nakaisi (eksiklikleri) kemal-i bi taraf (tam bir tarafsızlık) ile serd ve ityan etmek (söylemek) olduğundan galibiyet ve mağlubiyeti derece-i saniyede (ikinci derecede) nazar-ı i'tinaya (dikkate) almaklığımız zaruridir çünkü biz, o fikirdeyiz ki bir kulübün derece-i maharet ve besaleti (başarı veya başarısızlık derecesi) katiyyen ne muvaffakiyetiyle ne de mağlubiyetiyle ölçülebilir ancak göstereceği intizam-ı ahenkdariyle (ahenkli düzeniyle) nazarımızda o kulübün mevki'ini bir kat daka a'la eder (yükseltir). Çok kulübler biliriz ki galip gelememiş değil, gelmiş; fakat mea't-teessüf oyununu kemal-i muvaffakiyetle oynayamamıştır.
Bu cihet malum olduktan sonra diyebiliriz ki fener, bazı tadilat-ı sakimanesine (hatalı değişimlerine) rağmen yine gayet güzel bir intizam göstermiş ve oldukça muvaffakiyetle de te'min-i galibiyet (galibiyet elde) etmiştir. Ancak bu ta'dilat- gayr-ı munasibesine (yersiz değişimine) Anadolu'nun nakıs olan teşkilatı fikrimizce güzel bir zemin olmuştur. Çünkü yeşillerin muhaceme (hücüm) hattı bir parça daha çevik ve faal olsalardı biz kaviyyen zan ediyoruz ki şu ufacık ta'dilat yüzünden Fener, Pek çok mütezarrır olurdu (zarara uğrardı) hem bu tazarrur (zarar) oyuncularının adem-i kifayeti (becerisizliğinden) değil bilakis su-i tertibatı (kötü düzenlenmesi) yüzünden olurdu dünyada en fena şey, bir meslek sahibini hiç münasebeti olmayan bir mevki'ide kullanmaktır. Bu yüzden ta'miri nakabul zararlar husule gelir ki hakikaten şayan-ı teessüfdür mesela Arif Bey hiç münasebet-i mevki'iyyesi (uygun yeri) olmadığı halde forverd hattında oynadı. Diyebiliriz i nazarımızda en fena şeyler bu çeşit tebeddüllerdir. Çünkü defaatle gözümüzle gördük bu zeminde de pek güzel bir misal olabilir, Galatasaray’ın bilmem hangi bir kulüple olan musabakasında hiç unutmayız Fuat Beyi de mudafaa hattına almışlardı. Sırf şu ufacık tebeddülleri yüzünden Galatasaray o gün mağlub olmuştu. Demek ki bir oyuncuyu yerinden alıp diğer bir yerde oynatmak kadar muzır şey yoktur. Bu muzirret (zarar) Fener kulübünün bu musabakasında da kendini gösterebilirdi. Yalnız dediğimiz gibi Anadolu’nun muhacim (hücum) hattında bir parça eser-i hayat ve faaliyet olsaydı... Onun için Fenerin muhacim (hücüm) hattı sağ ve sol müstesna olduğu halde sevimli bir ahenge mazhar olamamıştır. Tabidir ki bir Arif Bey’in eksikliği yüzünden mudafaa hattı da revnak-ı mudafaadan (parlak bir savunmadan) ari kalmıştır. Gelelim Anadolu’nun teşkilat ve tertibatına ... Evvela ona itiraz edeceğiz alelhusus cuma ligi oyuncularında hükümferma (hakim) olan bir fikir var ki katiyyen bizce pek çok mahaziri (zararı) dai'dir (davet eder) ve bu fikrimizi de kendi oyunlarıyla isbat edeceğiz. O da karşılarındaki kulüplere doğrudan doğruya yenilmemek fikriyle ortaya çıkmaları ve bu itibarla da gelişi güzel tim (takım) teşkil etmeleridir (oluşturmalarıdır). Bu haftada Anadolu’yu bu fikir ve his ile karşımızda bulduk. Anadolu filhakika efrad ve emsaline faik (üstün) olmakla beraber Fenere nazaran yine çürüktür. Binaen aleyh ne olursa olsun tim teşkilatını bu nokta-i nazardan tertib edecekti... Bu nokta-i nazar deyince yanlış telakki edilmesin farzen bu hafta kendisinin yaptığı gibi mevcut güzide oyuncularını hiç münasebeti olmadığı halde mudafaa hattına tahşid etmek (toplamak) değil, çünkü böyle olduğu takdirde yukarıda maruzu olduğumuz fikrin bilmünasibe (uygun bir şekilde) zikrettiğimiz mahazir (zararlar) meyanına (arasına) dâhil olmuş olur. Bilakis herkesi yerli yerinde oynatmak ve dolayısıyla bir muzaffariyet (zafer) te'min etmek... Halbuki yalnız bu yeşil formalı kulüp değil, Cuma ligi kulüplerinin heyet-i umumiyyesi (geneli) dahil olduğu halde timlerinin umumiyyeti bu şaibe-i noksandan (kusurdan) kendini teberrü (temizleyememiştir) edememiştir. Biz, bu yanlış fikirde iki mahzur-ı kavi (güçlü bir zarar) görüyoruz ki biri maddi, diğeri manevidir: mahzur-ı maddisi oyuncularının yerlerini gayb etmesi itibarıyla intizam-ı umumiye bir sekte, bir atalet (tembellik) arız olması... Mahzur-ı manevisi de en güzide oyuncularımızı müdafaa hattına tahşid ettik (topladık) diye kulübün kuvva-yı maneviyesinde (manevi gücünde) hâsıl olan emniyet ve itimadın iki değil belki bir gol yendikten sonra bütün bütün bir neşesizliğe munkalib (değişmiş) olmasıdır ki doğrudan doğruya o kulübün bais-i mağlubiyeti 8malubiyet sebebi) olur. Çünkü eğer bir kulüp iyi bir düşünce ile tertib edilmiş olursa bir gol yeme ile katiyyen kendini mağlup addetmez ve ati-i muzafferiyetinden (zafer geleceğinden) ümidini kesmez. Kesemez çünkü oyuncularının ferden ve şahsen vezaifi (vazifeleri) mukayyeddir (belilidir). Hâlbuki sırf yenilmemek fikriyle teşkil edilen kulüplerde emr (iş) ber-akisdir. (tam zıddıdır)
Çünkü yenilmemek fikriyle çıkmış binaenaleyh yenilmiştir bundan sonra bir ihtimal de yoktur ki te'min-i muzaffariyet (zafer elde) edebilsin, neden? Zira kırık bir saz ne kadar tatlı olsa yine hulasaten kırık bozuktur..
İşte Anadolu tasvir etmek istediğimiz noksanların pek zavallı olarak kurbanı olmuştur. Fazla olarak yapılan bir golden sonra büsbütün kuvva-ı maneviyesine (manevi kuvvetine) bir zaaf tari olmuş (belirmiş), heyet-i umumiyyesi itibarıyla oynayamamıştır. Mamafih ferd itibarıyla pek çoklarının oyunlarını şayan-ı takdir (takdire şayan) görmek isteriz çünkü dikkat ediyorduk. Yeşillerin hele sol bekleri pek güzel vazifesini ifa ediyordu.. Kaşki (keşke) diğer oyuncuları da o derece-i gayrette olsaydı da bu şevk kırıcı mağlubiyetin hedefi olmayaydılar çünkü bu kulübe ne kadar öteden beri bir teveccühümüz vardır fakat yine nedendir bilemeyiz yukarıda arz ettiğimiz o fikr-i sakimin (yanlış düşüncenin) tesirinden kendisini bir türlü kurtaramamıştır da maatteessüf bu gibi su-i netaicin (kötü sonucun)mazharı olmuştur ancak kendilerine pek halisane tavsiye ederiz bundan böyle yenilmemek fikriyle değil, yenmek fikr-i azimkarisiyle (hırslı düşüncesiyle) tim (takım) teşkiline sarf-ı gayret etsinler çünkü ancak bu suretle te'min-i muvaffakiyet (başarı elde etmek) mümkün olur.